Helal Tavuk

B) Kesen Kişide Aranan Şartlar

Kesimin sıhhati için kesen kişinin aşağıdaki niteliklere haiz olması gerekir;

1. Kesen kişinin akıllı olması

Kesen kimsenin kadın veya erkek olması fark etmediği gibi baliğ olması da gerekmez. Şiyar şerif doğrultusunda kesim yapmayı kavrayacak ölçüde temyiz gücüne sahip olması genelde yeterli görülmüştür. Bu görüş hanefi Maliki ve Hanbel ilerin Cumhurun görüşüdür. Şiilerden bu görüşte olanlar olsa da mezhepte zahir olan görüş delinin mümeyyiz olmayan çocuğun kestiği kerahet ile beraber helaldir.

2. Kesen kişinin Müslüman veya ehli kitap olması

Putperest Mecusi mürvet gibi ehlilik kitap ve Müslüman olmayan kişilerin kestiği helal olmadığı konusunda âlimler ittifak halindedir. Mürvet dinden dönmesine itibar edilmediğinden kestiği yenir. Ancak imam ebu Yusuf’a göre bunun irtidad dinden dönmesine itibar edildiğinden kestiği yenmez.

Yahudi ve Hristiyanlar gibi esasında Allah’a inanıp peygamberlerine tabi olup hak dine mensup iken icinde bu hak yoldan uzaklasan ve son hak Peygamber Hz. Muhammed (SAV)’e de inanmayan kimseler ehl-i kitap olarak adlandırılmışlardır. Bunlar müşrik ve putperestlerden farkli tutularak kızlaryla evlenme, kestiklerini yeme Müslümanlara belli şartlar doğrultusunda helal kılınmıştır. Bununla birlikte konuyla ilgili olarak kaynaklarımızda tartışmalar mevcuttur.

Şafi mezhebine göre Yahudi veya Hiristiyan olan bir kimsenin ehl-i kitap sayılmasi, o dini “nesh” eden kaldıran dinin gelmesinden sonra o dine ilk babalarının girmesinin bilinmemesine bağlıdır. (Haşiyet’ül Büceyrimi alel-hatib) Yani, Yahudi bir kimsenin ilk babaları Hz. Isa (aleyhi ve selam)’ın gönderilmesinden sonra bu dine yani Yahudiliğe girmişse bu kişi ehl-i kitap sayılmaz. Aynı şekilde Hıristiyan bir kimsenin ilk babaları son peygamber olan Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve selem) in gönderilmesinden sonra Hıristiyan oldugğu biliniyorsa, bu kisi de ehl-i kitap sayılmaz.

Hanefi Mezhebine göre ise kesim esnasında kişinin bulunmuş olduğu dine itibar edilir. İlk babalarının durumu gözetilmez. (El-Fetava’l Hindiyye) Malikilerde bu konuda, Hanefilere muvafakat etmektedirler. (Haşiyet’ut-dusuki ala şerh’il-kebir, Et-Tac ve’l-iklil)

Hanefilerce Ehl-i kitabın kestiğinin helal olması, kesenin kesim esnasında sadece Allah’in ismiyle kestiğinin işitilmesiyle ve şahit olunmasıyladır. Şayet kesenin kesimi görülmemiş ve işitilmemişse, Müslüman kesicilerde olduğu gibi Allah’ın ismiyle kesmiştir hüsnü zannı yapılarak kesilen et yenir. Ancak kesenin Allah’ın gayrısı üzerine kestiğinin veya hiç tesmiye getirmediğinin bilinmesi o hayvanı haram kılar.(El-Fetava’l Hindiyye)

Bu konunun bir çok detayları mevcut olduğu gibi bu detaylarda mezheplerin farklı bir çok görüşleri de mevcuttur makalemizi çok uzatmamak ve konumuzla alakalı olmadığından dolayı bu kadarlıkla iktifa ettik.

3. Kesen kişinin Av hayvanı kesiyorsa ihramlı olmamalı

İhramlı olan bir kimsenin av hayvanını avlaması veya kesmesi caiz değildir. Avlanması veya kesmesi durumunda o hayvan yenmez. Ancak tavuk, koyun, sığır, deve gibi “müste’nes” dediğimiz av hayvanı olmayan hayvanları ihramlı bir kimsenin kesmesinde bir mahsur olmadığı gibi bu hayvanların harem bölgesinde de kesilmesinde bir mahsur yoktur.

4. Kesilen hayvana besmele çekmesi

Hayvanı boğazlama esnasında besmelenin gerekli olup olmadığı makine kesiminin caiz olup olmadığına dair önem arz ettiğinden bu konuyla ilgili tahsilata girmek yerinde olacaktır.

Hayvan kesilirken Allah’ın adını almanın şart olup olmadığı veya ne ölçüde şart olduğu âlimler arasında tartışılmıştır.

Artık, âyetlerine inanan kimseler iseniz üzerine Allah’ın ismi anılarak kesilmiş hayvanlardan yiyin.” (Enam 118. Ayet-i Kerime)

Allah, yemek zorunda kaldıklarınız dışında size neleri haram kıldığını tek tek açıklamışken, üzerine adının anıldığı hayvanları yememenizin sebebi nedir. Gerçekten birçokları nefislerinin arzularına uyarak bilmeden (halkı) saptırıyorlar. Şüphesiz senin Rabbin, haddi aşanları çok iyi bilir.” (Enam 119. Ayet-i Kerime)

Bu ve emsali ayeti kelimelerden kastedilen Allah’tan başkası adına kesilen hayvanların yenmesinin yasaklanması ve hayvanın adına kesilmesi mi yoksa hayvan kesilirken adının telaffuz edilmesi mi olduğu tartışılmıştır. Âlimlerin çoğuna göre hayvan kesimi esnasında hatırlayan kimsenin besmeleyi çekmesi şarttır.

Besmeleye söyleme imkanı olduğu halde kasten terk edilmesi durumunda o hayvanın eti yenmez. Cumhura göre kesen kimsenin Müslüman veya ehli kitap olması bu sonucu değiştirmez. (El-Mevsuatu’l-Fıhiyye el-Kuveyti) Şu kadar var ki Malikiler, Ehli Kitabın besmele çekmesini şart görmemişlerdir. (Minahu’l-celil Şerhu Muhtasari’l-Halil)

Dilsiz gibi besmele çekmeye takati olmayan kişi için cumhura göre besmele şart değilken, velilere göre göğe doğru işaret ederek ima etmesi şarttır. Veya besmeleye delalet edecek bir işaret yapması da yeterlidir. (El-İnsaf)

Besmelenin gerekli olduğunu bilmeyen kimsenin kesim esnasında kasten besmeleyi terk etmenin hükmü hakkında sahabe’yi ikram arasında dafı arasında da ihtilaf olduğunu El-Mevsuatu’l-Fıhiyye el-Kuveyti nakletmektedir.

Asrımızın büyük fakihlerinden olan ve İlmihali hemen hemen her evde bulunan merhum Ömer nasuhi bilmen besmeleyle ilgili şunları nakletmektedir:

Hayvanları boğazlarken tesmiye de bulunmak yani bismillah demek lazımdır. Bu hususta hakta alanın mübarek isimlerinden herhangi birini zikretmek de yeterli olur. Mesela Allahu ekber Allah’ı veya Allah denilmesi yeterli olur. Fakat Allah Tealanın ismini dua maksadıyla zikretmek yeterli olmaz. Allahümmağfirli (ey Allah’ım benim mağfiret eyle) denilmesi gibi. Bismillah Allahuekber denilmesi müstehaptır. Besmele kasten terk edilirse hayvanın eti yenilmez haram olur. Fakat bir unutma neticesi olarak terk edilirse boğazlanan hayvanın yenilmesinde mani olmaz çünkü Nisyan (unutma) affolunmuştur.

İmam Şafii’ye göre yalnız boğazlama yeterlidir besmele okunması bir sünneti müekkededir. Besmele bulunmasa yani “bismillah” denilmezse de hayvanın eti haram olmaz bu görüş Ebu Hureyre ile İbni abbas’dan (r.a) rivayet edilmiştir. Şu kadar var ki bu görüş diğer müçtehitlerin ittifakına muhaliftir. Bununla beraber Şafiilerce de besmeleyi terk mekruhtur. (Büyük İslam İlmihali Ö.N.B)

Besmelenin sünnet olduğunu kasten terk edilmesi durumunda kesilen hayvana bir zararı olmadığını savunanlar yukarıdaki ayeti kerimelere bir takımler getirmekle beraber bu halini rivayet etmiş olduğu Hz. Aişe (r.a) hadisini delil olarak getirmektedirler:

Hz. Aişe (r.a) dan şöyle rivayet edilmiştir: insanlardan bir grup peygamber efendimize gelerek şöyle dediler:

“Bazı insanlar bize et getiriyor ve biz bunların kesiminde Allah adının alınıp alınmadığını bilmiyoruz”

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem cevaben şöyle buyurdu:

“O etlerin üzerine Allah’ın adını anın ve ondan sonra onu yiyin”

Hz. Aişe (r.a) şöyle buyurdu:

“Bu insanlar henüz küfürden kurtulmuş (yeni İslam’a girmiş) kimselerdi.” (Buhari 5083 Nolu Hadis-i Şerif)

Bu hadisi Şerif bu iddiayı doğrullamaz çünkü burada bir Müslümanın önüne çıkan etin sadece Allah‘ın adı anılarak kesildiğini farz edilerek helal kabul ediliyor diğer bir Müslüman kimse hakkında hüsnüzan ediliyor çünkü Hazreti Ayşe beyan ediyor ki bu şekilde düşünmenin sebebi onlar yakın zamanda Müslümanlığı kabul etmiş kimseler de bu sebeple onların kestiği hayvanların etleri şüpheli olabilir ancak Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin ifadesinden anlaşılan bir insan her ne kadar İslam’a yeni girmiş olsa da geçerli ve helal kesimin gereklerini yerine getirmiş bir Müslüman olarak itibar edilmelidir eğer bir kimse Allah‘ın adını anmadığından farkında olursa o zaman et haram olur.

Sonuç olarak bu hadisi şerif gözü ile hayvanın kesimini görmemiş birisinin eti satanın sözüne itimat etmesine işaret etmektedir. Eğer şüpheye sebep yoksa o kimse eti satın alabilir ve onu yiyebilir. Eğer kesin olarak Allah’ın adının anılmadığı biliniyorsa hadis bu duruma cevap vermemiştir. Cumhurun bu konuda söylediği daha bir çok ifadeler vardır ancak mesele “fıkh’ul mukaren” mezhepler arası tartışmalı gireceğinden bunları nakletmiyoruz.

Besmeleyi gerekli kılanlara göre kesim esnasında besmele için dört şart vardır:

  1. Hayvanı kesen kimsenin bir zatihi kendisinin besmeleyi çekmesi gerekir. Besmeleyi hayvanî kesenin dışında ki biri çekse de kesen kimse unutucu olmadığı halde besmeleyi terk etse o kesilen hayvan helal olmaz.
  2. Besmele kesim için çekilmeli kesimden başka bir işe başlamak için besmele çekerek veya Allah’a hamd etmek için “elhamdülillah” diyerek hayvanın kesen kişinin kestiği yenmez zira bizatihi kesim için besmele veya hamdele çekilmemiştir.
  3. Allahu Teala’nın ismini dua maksadı gibi başka bir şey kast edilmeden söylenmelidir.
  4. Besmeleyi keseceği hayvan için tayin etmeli yani besmele çektiği hayvanı bırakıp ta başka hayvanı kesmemelidir.

    Besmelenin vakti

    Hanefi ve Maliki fukahasına göre göre kesim için besmelenin vakti kesim anıdır. Besmeleyi çekip aradan belli bir müddet geçtikten sonra hayvan boğazlaırsa bu caiz olmaz. Ancak kendisinden kaçınılması mümkün olmayacak bir şekilde gecikme zarar vermez. Hanbeli mezhebinde sahih olan görüşe göre besmele kesen kişinin elini hareket ettirme anında olmalıdır. (Bedai’us-sanai’)

    Hanefi kitaplarından İbni Abidin haşiyesinde şöyle bir ibare vardır:

    Eğer bir kimse iki koyunu yatırsa, Allah’ın adını andıkktan sonra aynı anda kesim işlemini yapsa, bu iki koyun da helal olur. Ancak arka arkaya keserse ilk kesilen koyun helal olurken ikinci kesilen helal olmaz. Kesimin tekrar etmesi besmelenin de tekrarını gerektiren bir sebep oluşturur. (Durr’ul Muhtar, Redd’ül Muhtar)

 

5. Kesen kişinin Allah’ın gayrısı üzerine kesmemesi

Bu şart İslam alimlerinin ittifakıyladır. Ancak Maliki mezhebinde Ehli Kitap için bazı istisnalar vardır.

Bazı mezhepler bu şartların üzerine üç şart daha ilave etmişlerdir.

6. Kesen kişinin kestiği hayvanın boğazının ön tarafından kesmesi

Bu şart Malikilerin tek kaldığı bir şarttır buna göre hayvanın ensesinden yapılan kesim caiz değildir diğer mezheplere göre ise kesin bir anda yapılıp hayvanın “hulkumu” yani nefes borusu ve “meri” denilen yemek ve içme borusu ve bunların arasında bulunan “vedec” denilen iki damar kesilmişse bu işlem her ne kadar mekruh olsa da hayvanın etini haram kılmaz.

7. Kesen kişi kesim işini bitirmeden elini kaldırmaması

Bu şartta tıpkı altıncı şartta olduğu gibi Malikilerin tek kaldığı bir şarttır ancak bu meselede bazı tahsilatlar vardır konumuzla makine kesimi ile alakalı olmadığından bunlara değinmedik.

8. Kesen kişi kesim esnasında “tezkiye” kesmeye niyet etmesi

Maliki, Şafii ve hanbelilere göre kesen kişinin kesim esnasında tezkiye’yi (Şer’i kesmeyi) kast etmelidir buna göre mücerret hayvaı öldürme kastıyla kesilen hayvan yenmez

Scroll to Top